STEM Yazı Dizisi – 10
Bütünleşik Müfredatlar ile Bir Taşla 5 Kuş
Bu diziye başladığım zaman da, STEM Öğretmen’in içeriğini hazırlarken de uygularken de aklımda ve kalbimde hep bu vardı: Artık zamanı gelmedi mi? Bütünleşik müfredata en azından yatay ilişkilendirmesi gerçek anlamda yapılmış müfredatlara artık geçmek gerekmez mi? Bir de üzerine biraz bağlam temelli öğrenme (contextual learning) eklesek, işte o zaman öğretmenlik tadından yenmez olur.
Öğretmenlerin çoğunda gördüğümüz bir süreçtir değişime tepki. Alışılagelmiş haliyle statik bir meslek olan öğretmenlik gitgide dinamik bir alana dönüşmeye başlıyor. Bu nedenle UbD’de de konuştuğumuz konfor alanlarımız 21. Yy öğretmeninin elinde bir oyuncağa dönüşecek gibi duruyor. Bütünleşik müfredat bu bağlamda oldukça farklı bir noktaya oturuyor. Dışarıdan bakıldığında size iş yükü gibi gözüken süreç, eğer koordinasyon ve planlama iyi yapılırsa, öğretmenin işini kolaylaştıran bir sürece dönüşüyor.
Bu örneğe bütünleşik müfredat demek zor olsa da yine de süreci anlamak için yardımcı olacaktır. Ben bir fizik öğretmeniyim, değişime ayak uydurdum ve geleneksel yöntemlerden farklılaşmaya çalışıyorum. Öğrencilerim dersimde bir çalışma yapacak ve bu çalışmayı bir dijital sunumla lanse edecekler. Ben bir fizik öğretmeni olarak öğrencilerden sunum konusunda bir beceri göstermelerini bekliyor muyum? Branşımı ve sorumluluklarımı düşünürsek böyle bir şeyi bekleyemem. En basit sebebi, bilgisayara ne kadar hakim olursam olayım, kullanacakları program dahilinde öğrencinin neler bilmesi gerektiğini ve daha önemlisi bilmediklerini nasıl öğreteceğimi bilmiyorum. Bir de şu var ki “Her iş bitti de bilgisayar kullanmasını mı öğreteceğim öğrenciye(?)”
Dönelim Bilişim Teknolojileri Öğretmeni’ne. Benim kaygımın aynısı onda da var. Sunum Teknikleri öğretecek ama öğrencilerin öğrenmek istemesi için mantıklı bir sebep arıyor.
Öğrenciden belirli teknikleri öğrenmesi ve göstermesi gerekecek ama bilgisayar öğretmeni (tahminimce) öğrencinin oraya ne yazdığı ile hiç ilgilenmiyor olacak. Eğer bu süreci tek başına götürecekse o içeriğe de odaklanması ve değerlendirmesi gerekecek.
Uyuşmazlık çözümü’nden gündelik hayatımıza aktarılan bir stratejidir “Kazan-Kazan” stratejisi. Ben Fizik dersinde sunum teknikleri öğretmeye çalışmayacağım, daha önemlisi öğrencinin sunum hazırlarken harcadığı vakti(!) fizik dersinden yemeyeceğim. Bilgisayar öğretmeni öğrencimize kazandırması gereken becerileri öğrencilerin fizik dersi için hazırlayacağı içerik üzerinden kazandıracak ancak içeriği değerlendirmekle vakit kaybetmeyecek. Eve ödev gidecekse bile öğrenci iki ders için tek ödev götürdüğünü hissedecek ve yapılacaklar listesi biraz daha kısa bir liste olarak kalacak. Yani durum oldu Kazan-Kazan-Kazan. Şimdi bir de sürece Türkçe öğretmenini dahil edelim ve öğrencinin dil becerileri ile ilgili bir öğrenme sürecini bu projeye dahil etsin. Dahil olanların sayısı arttıkça, öğrencinin işi de, her bir öğretmenin işi de kolaylaşıyor. Daha önemlisi kendi işimizle uğraşacak daha fazla vaktimiz oluyor.
Bu örnek birer konu ve kişisel çabalar sonucunda, daha önemlisi bilişim teknolojileri dersinin kapsamının disiplinler arası çalışmaya bu kadar müsait olmasından kaynaklı mümkün olan bir süreç olarak karşımıza çıktı. Sistemsel, bölgesel ya da okul bazlı bir planlama ile birbirilerine hizalanmış müfredatlar, bütünleşik müfredat uygulamanın mevcut düzende en uygun yolu gibi görünüyor.
STEM Öğretmen’de yaratmaya çalıştığımız “Yenilebilir Araba” ünitesi de bütünleşik müfredatın bağlam temelli öğrenme ile birleştirilmesi sonucu ortaya çıkan bir konu olarak proje kağıtlarımıza yerleşti. Çok şanslıydım çünkü ekibim beklediğimin çok ötesinde bir disiplin karmasına sahipti. Birkaç takviye ile kendi okulumuzu açacak çeşide sahiptik. Hal böyle olunca her proje ayrı bir yere gitti.
Yenilebilir araba ilk olarak Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen FETEMM Çalıştayında tanıştığım bir etkinlikti. İnternette biraz araştırınca çok farklı şekillerde uygulandığını gördüm. Ancak tümü etkinlik temelliydi. Geçtiğimiz senelerde ise Lise Hazırlık sınıfının fen dersinde bireysel olarak deneme imkanım oldu. Yenilebilir Araba artık bir derslik, bir haftalık bir etkinlik değil, uzun süreli bir üniteydi. Benim örneğimde öğrenciler arabaları üzerinden besinlerin kalori değerlerini de tartıştılar, sürtünme kuvvetini de.
STEM Öğretmen’de ise beklentinin çok üzerinde adımlar atıldı. Öğretmenlerin kimi ilkokul, kimi lise kademesinde uzmanlaşmışken elbette orta noktayı bulmak kolay olmadı. Öğretmenlerimin çoğunun yapılabilirliği konusunda ikna olmaları ise benim için oldukça sevindiriciydi. Bütünleşik ve bağlam temelli eğitim üzerine kurulu bir müfredatın çok güzel bir uygulamasını ise uygulayan öğretmenimizden röportajlar bölümünde okuyabilirsiniz.